top of page

Bebeklerin İlk 1000 Günü

Güncelleme tarihi: 20 Eki 2022

Bir çocuğun yaşamının en önemli dönemlerinin başında yaşama başladığı ilk 1000 gün gelir.

Bir kadının hamileliği (270 gün) ile çocuğunun ikinci yaş doğum günü (365gün x2) arasındaki zaman dilimi olan 1000 gün, bir çocuğun gelişimini ve geleceğini şekillendirmek için en kritik zamanlardır. Bu 1000 günlük zaman dilimi içerisinde çocuk hem müthiş bir potansiyele hem de muazzam bir kırılganlığa sahiptir ve bu nedenle bu zaman dilimini ne kadar iyi ya da ne kadar kötü yaşadığı, geleceğini nasıl şekillendireceğine, nasıl bir yetişkin olacağına, psikolojik ve fiziksel olarak ne derece sağlam olacağına kadar birçok konuda çok büyük bir etkiye sahiptir.



Bir çocuğun yetişmesini bir yapı inşa edilmesi gibi düşünelim; hamilelik ve bebekliğin ilk yılları bu binanın temelidir, okula başladığı yılları inşa edilen ilk katlar olarak düşünebilirsiniz. Ergenlik ile birlikte bina yükselmeye başlar, yetişkinlik dönemi ile birlikte gün ve gün aynı temel üzerine kat çıkmaya devam ederiz. Ebeveynler olarak bu yapının büyük ya da küçük sarsıntılarla yıkılmamasını istersiniz, Sert kışlara, kesilmeden yağan yağmurlara karşı dimdik durmasını, aniden çakan şimşeklerden zarar görmemesini istersiniz. Bu doğa olaylarının önüne geçemeyiz ama binalarımızı bu göre inşa edebiliriz değil mi? Aynı şekilde çocuğumuzun da hayatta karşılaşabileceği olayları engelleyemeyiz, başına neler geleceğini biz seçemeyiz ama çocuğumuzun bütün bu durumların karşısında sapasağlam durmasını sağlayacak sağlam temelleri onlara verebiliriz. Nörobilim ve erken çocukluk gelişimi alanlarındaki yeni araştırmalar, beyinlerimizin nasıl geliştiğine ve kapasitelerimizin nasıl beslendiğine ya da nasıl engellendiğine ışık tutuyor. Bakım verenin varlığı, kendini güvende hissettiği bir alanı olması, besleyici, istikrarlı ve duyarlı ilişkilerle birlikte, bir çocuğun ilk 1000 günü gelişiminin temelini oluşturur. Bu desteklerden biri veya daha fazlasının eksikliği söz konusu olduğunda bir çocuğun fiziksel, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimi zarar görebilir ve aynı sağlam temellere oturmayan bir bina gibi hayatla mücadelesi zorlaşabilir.


Gelin bu dönemde çocuğumuza vermemiz gereken desteklere, beraber yaşamımız gereken deneyimlere birlikte bakalım.


Beslenme


Hamilik itibariyle başlayan 1000 gün çocuğun yaşamı boyunca sahip olacağı optimum sağlık, büyüme ve nörogelişimin temellerinin atıldığı eşsiz bir fırsat dönemidir. Bu dönemde gerçekleşen sağlıksız ve/veya yetersiz beslenme çocukların ileride yaşayacağı birçok sağlık sorununa neden olmanın yanı sıra gelişimsel potansiyellerini de kaybetmelerine neden olmaktadır. İnsan beyni yaşam boyunca gelişmeye ve değişmeye devam ederken, beynin en en yüksek büyüme hızı ve plastisite (gelişme esnekliği) potansiyeline sahip olduğu dönem gebeliğin son üç aylık dönemi ve dünyaya geldiği ilk iki yıldır. Bu zaman diliminde bebeğin dil bölümü hızla gelişir, beyin hücre sayıları son hızla artar, beynin yapıları karmaşıklaşmaya ve nöral bağlantılar kurulmaya başlar. Bu nedenle özellikle altını çizdiğimiz 1000 günlük zaman diliminin hamilelik sürecinde annenin sağlıklı ve yeterli beslenmeye özen göstermesinin yanında bebeğin doğumu itibariyle bebeğini eğer emzirebiliyorsa özellikle ilk 6 ay sadece anne sütü ile devamında ise minimum 2 yıl sürecek şekilde düzenli olarak emzirmeye devam etmesi çok önemlidir. Anne sütü, beyin gelişimi için mükemmel besindir. Bir bebeğin beyin gelişimi için hayati önem taşıyan çeşitli besin ve proteinlerin yanı sıra hazır bebek mamalarında kopyalanamayan büyüme faktörleri ve hormonları içerir. Çok sayıda araştırma, anne sütüyle beslenen bebeklerin zeka testlerinde daha iyi performans gösterdiğini ve çocuklarda ve gençlerde daha yüksek IQ puanlarına sahip olduğunu göstermiştir. Anne-çocuk arasında yaşanacak çok fazla dokunuş ve besleyici etkileşim içerdiği için, emzirme aynı zamanda bebeğin hem bilişsel hem de sosyo-duygusal gelişim için kritik olan duyusal ve duygusal devrelerini güçlendirmede önemli bir rol oynar. Bu nedenle eğer imkan varsa anne sütü ile başlayan beslenme süreci özellikle ilk iki yılda paketli gıdalardan, şeker ve şeker benzeri tatlandırıcıların olduğu çocuk(!) ürünlerinden, genetiği değiştirilmiş (GDO) ürünlerden mümkün olduğunca uzak geçirilmelidir.


GeliÅŸim


"Gelişim", çocuğunuzun fiziksel gelişimindeki değişiklikler anlamına gelir. Aynı zamanda çocuğunuzun sosyal, duygusal, davranış, düşünme ve iletişim becerilerindeki değişikliklerdir. Tüm bu gelişim alanları birbiriyle bağlantılıdır, her birinin diğeri ile etkileşim içinde olduğu bir bütün olarak düşünebiliriz. Yaşamın ilk iki yılında ve akabinde devam eden beş yıllık süreçte, deneyimler ve kurulan ilişkiler çocukların beyinlerinde milyonlarca bağlantı oluşturarak gelişimini teşvik eder. Çocuklar beyin gelişimine baktığımızda, dünyaya geldikleri ilk iki yıl içinde hayatlarının herhangi bir döneminde olduğundan daha hızlı bağlantılar kurduğu artık bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçektir. Bu, yaşam boyunca öğrenmenin, sağlığın ve davranışların temellerinin atıldığı kritik bir zaman dilimidir. Çocukların bizlerle kurduğu ilişkiler, tüm gelişimlerinin alanlarını ve evrelerini etkiler. Diğer bir deyişle ebeveynlerle, yakın çevre ile kurulan ilişkiler çocuk gelişiminin temelidir.


İlişkiler yoluyla, çocuğumuz içinde yaşadığımız dünya hakkında hayati bilgiler öğrenir. Örneğin, çocuğunuz dünyanın güvenli olup olmadığını, sevilip sevilmediğini, onları kimin sevdiğini, ağladığında veya güldüğünde ne olduğunu ve daha fazlasını öğrenir. Çocuğunuz bizimle kurduğu ilişkilerin yanında bizim diğer insanlar kurduğumuz ilişkileri görerek de öğrenir hayatı. Bu öğrenme, çocuğunuzun iletişim, davranış, sosyal ve diğer becerilerinin gelişiminin temelidir. Çocuklar dünyanın güvenilir bir yer olduğunu, bir birey olarak sevilmeye değer olduklarını ve herhangi bir sorun yaşadıklarını onların yanında olan, duygularını yaşamasına alan açan ve ihtiyaç duyduğunda onları sakinleştirebilen insanlar olduğunu bildiklerinde dünyaya bambaşka bir güvenle bakarlar.


BaÄŸlanma


Yenidoğan bebeğiniz ile aranızdaki bağ, gelişimin hayati bir parçasıdır. Bebeğiniz sizden bir gülümseme, dokunma veya kucaklaşma gibi ihtiyaç duyduğu şeyleri aldığında dünyanın oyun oynamak, öğrenmek ve keşfetmek için güvenli bir yer olduğunu hisseder. Bu, çocuğunuzun gelişiminin, çocukluk boyunca esenliğinin ve psikolojik sağlamlığının temelini oluşturur.


Bağlanma, bebeğinizin zihinsel ve fiziksel olarak büyümesine yardımcı olur. Örneğin, dokunmak, sarılmak, konuşmak, şarkı söylemek ve birbirlerinin gözlerine bakmak gibi tekrarlanan insan teması, yeni doğan bebeğinizin beyin büyümesini destekleyen hormonların salgılanmasına destek olur ve bu hormonlar bebeğinizin beyninin büyümesine yardımcı olur ve bebeğinizin beyni büyüdükçe, kapasitesi arttıkça hafıza, düşünce ve dil alanları geliştirmeye başlar.


Bebeğiniz, sizinle ne zaman bağlantı kurmak istediğini göstermek ve aranızdaki bağı güçlendirmek için beden dilini kullanır. Size gülümser veya göz teması kurmaya çalışır, gülümser veya gülmeye benzer küçük sesler çıkarır, rahat ve sizinle olmaktan mutlu görünür. Bebeğinize düzenli olarak dokunun ve kucaklayın. Bezini değiştirirken veya banyo sırasında nazik olmaya ve ona sırayla yapacağınız her bir hamleyi önceden söylemeye özen gösterin. Örneğin; şimdi altını açıyorum, birazdan poponu sileceğim bez biraz soğuk gelebilir, birazdan saçını yıkamak için kafanı ıslatacağım gibi…


Bebeğiniz ağladığı zaman ağlamasına mutlaka yanıt verin, temas kurun, her zaman ağlama nedenini bilip sorunu çözemeseniz bile onu ağlamaya terk etmeyin, yanında olun ve her zaman orada olduğunuzu bilmesini sağlayın. Yeni doğmuş bebeğinizin fiziksel olarak güvende hissetmesini sağlayın. Bebeğinizi kucağınızda tutarken iyi bir baş ve boyun desteği sağlayın, bebeğinizi sarmayı deneyin, bu da anne karnında olmanın güvenli hissini yeniden yaratır.


Bebeğinizle olabildiğince sakinleştirici ve güven verici tonlarda konuşun. Yaptığınız şey hakkında konuşabilir veya hikayeler anlatabilirsiniz. Bu bebeğinizin sesinizi tanımasını yardımcı olur. Kurduğunuz bu iletişim yeni doğan bebeğinizin daha sonra dil öğrenmesine de çok yardımcı olacaktır. Ona şarkılar ve ninniler söyleyin, sakinleştirici müzikler ikinizin de daha sakin hissetmesine yardımcı olabilir. Konuşurken, şarkı söylerken ve yüz ifadeleri yaparken yeni doğmuş bebeğinizin gözlerine bakın. Bu, yeni doğan bebeğinizin kelimeler ve duygular arasındaki bağlantıyı öğrenmesine yardımcı olur.

Oyun


İlk yıllarda oyun, çocukların öğrenme ve gelişmesinin temel yoludur.


Oyun çocuğunuz için eğlenceli olmasının yanında çocuğunuza problemleri keşfetme, gözlemleme, deneme ve çözme fırsatları verir. Çocuğunuzun bunu yapmak için desteğinize ve cesaretlendirmenize ihtiyacı olacaktır. Çocuğunuzu desteklemek ve çocuğunuzun kendi başına bir şeyler denemesine, bazen hata yapmasına izin vermek arasında bir denge kurmak önemlidir. Dünyanın nasıl çalıştığını kendi başlarına keşfetmek, çocuğunuzun öğreniminin büyük bir parçasıdır.


Sizinle oynamak, konuşmak, dinlemek ve etkileşimde bulunmak için harcanan çok zaman, çocuğunuzun temel yaşam becerilerini öğrenmesine yardımcı olur. Bu beceriler arasında iletişim kurma, düşünme, problem çözme, hareket etme ve diğer insanlarla ve çocuklarla birlikte olma yer alır.


Oyunla birlikte çocuğunuz güven inşa eder, sevildiğini, mutlu ve güvende olduğunu hisseder. Herhangi bir yönlendirmeniz olmadan onun ritmi ve hayal gücüyle hareket ederek serbest oyun zamanlarında yanında olmak, onun size verdiği rollere bürünmek, herhangi bir müdahale içermeden onunla konuşmak gelişimine muazzam katkılar sağlayacaktır.


Beslenme, gelişim, bağlanma ve oyun kavramları çocuğun hayatının temellerini oluşturur. Bu temellere dikkat ettiğimiz takdirde çocuğumuzun sağlıklı gelişimine ve yetişkinlikte psikolojik ve fizyolojik sağlamlığına muazzam katkılarda bulunuruz. Sağlıklı nesillerin bizim elimizde olduğunu unutmayalım.



Sevgilerimle


Uzman Psikolog

Ä°nci PEÅžKÄ°RCÄ°OÄžLU


5 görüntüleme0 yorum
2BAF78D1-7712-4C1E-9A57-0DDF64BD484C.png
bottom of page